NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 2869 >>

قوله تعالى اليوم نختم على أفواههم

315- "işte O Gün Ağızlarını Mühürleriz ... " (Yasin 65)

 

أخبرنا محمد بن إسماعيل بن إبراهيم قال حدثنا يحيى قال حدثنا شبل قال سمعت أبا قزعة يحدث عمرو بن دينار عن حكيم بن معاوية عن أبيه أنه جاء إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال يا محمد إني حلفت بعدد أصابعي ألا أتبعك ولا أتبع دينك فأنشدك الله ما الذي بعثك الله به قال الإسلام شهادة أن لا إله إلا الله وأن محمدا رسول الله وتقيم الصلاة وتؤتي الزكاة أخوان نصيران لا يقبل الله من أحد توبة أشرك بالله بعد إسلامه قال فما حق زوجة أحدنا عليه قال تطعمها إذا طعمت وتكسوها إذا اكتسيت ولا تضرب الوجه ولا تقبحه ولا تهجر إلا في البيت وأشار بيده إلى الشام فقال ههنا إلى ههنا تحشرون ركبانا ومشاة وعلى وجوهكم يوم القيامة على أفواهكم الفدام توفون سبعين أمة أنتم أخيرهم وأكرمهم على الله وإن أول ما يعرب على أحدكم فخذه

 

[-: 11367 :-] Hakim b. Muaviye, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip: "Ey Muhammed! Parmaklarım sayısınca sana ve dinine tabi olmayacağıma dair yemin ettim. Allah için söylemeni istiyorum: "Allah seni neyle gönderdi?" diye sorunca, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu cevabı verdi: "İslam ile gönderdi. (O da): Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik etmek, namaz kılman ve zekat vermendir. Namaz ile zekat birbirine yardım eden iki kardeştir. Allah, Müslüman olduktan sonra kendisine şirk koşanın tövbesini kabul etmez."

 

(Hakim b. Mu'aviye'nin babası): "Hanımlarımızın üzerimizdeki hakkı nedir?" diye sorunca, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yediğinden yedirmen, giydiğinden giydirmen, yüzüne vurmaman ve onu kötülememen, evin dışında onu terk etmemendir" buyurup eliyle Şam tarafını göstererek: "Sizler ta şuradan buraya kadar (olan alan üzerinde) binekli, piyade olarak haşredileceksiniz. Kıyamet gününde yüzünüz üzere çekileceksiniz, ağızlarınız da konuşamayacak şekilde mühürlenecektir. Sizler, Allah nezdinde en hayırlıları ve en şereflilerini teşkil ettiğiniz yetmiş ümmetin tamamlayıcısı olacaksınız. Sizden herhangi birinİz hakkında ilk konuşacak uzvunuz baldır olacaktır" buyurdu.

 

Tuhte: 11396

9126'da tahrici geçmişti.

 

 

سورة الصافات بسم الله الرحمن الرحيم

316- Saffat Suresi

 

أخبرنا إسماعيل بن مسعود قال حدثنا خالد يعني بن الحارث عن بن أبي ذئب قال أخبرني الحارث بن عبد الرحمن عن سالم بن عبد الله عن عبد الله بن عمر قال كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يأمرنا بالتخفيف ويؤمنا بالصافات

 

[-: 11368 :-] Abdullah b. Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı kısa tutmamızı emreder ve Saffat suresini okuyarak bize namaz klldırdı.

 

Tuhte: 6749

902'de geçmişti.

 

 

قوله تعالى فنظر نظرة في النجوم فقال إني سقيم

317- "Bunun Üzerine ibrahim Yıldızlara Şöyle Bir Baktı ve ''Ben Hastayım'' Dedi" (Saffat 88-89)

 

أخبرنا الربيع بن محمد بن عيسى قال حدثنا آدم قال حدثنا شيبان أبو معاوية قال حدثنا قتادة قال سمعت أنس بن مالك يقول قال رسول الله صلى الله عليه وسلم يجمع الله المؤمنين يوم القيامة فيقولون لو استشفعنا على ربنا حتى يريحنا من مكاننا هذا فينطلقون حتى يأتوا آدم عليه السلام فيقولون يا آدم أنت أبو الناس خلقك الله بيده ونفخ فيك من روحه وأسجد لك ملائكته وعلمك أسماء كل شيء فاشفع لنا عند ربك حتى يريحنا من مكاننا هذا فيقول إني لست هناكم ويذكر خطيئته التي أصاب من أكل الشجرة ولكن ائتوا نوحا عليه السلام فإنه أول رسول بعثه الله فيأتون نوحا فيقول إني لست هناكم ويذكر خطيئته التي أصاب من سؤاله ربه ما ليس له به علم ولكن ائتوا إبراهيم عليه السلام خليل الرحمن فيأتون إبراهيم فيقول إني لست هناكم ويذكر كذباته الثلاث قوله إني سقيم وقوله { بل فعله كبيرهم هذا } وقوله لسارة حين أتى على الجبار أخبري أني أخوك فإني سأخبر أنا أنك أختي فإنا أخوان في كتاب الله ليس في الأرض مؤمن ولا مؤمنة غيرنا ولكن ائتوا موسى عليه السلام الذي كلمه الله وأعطاه التوراة فيأتون موسى عليه السلام فيقول إني لست هناكم ويذكر خطيئته التي أصاب من قبل الرجل ولكن ائتوا عيسى عليه السلام عبد الله ورسوله من كلمه الله وروحه فيأتون عيسى فيقول إني لست هناكم ولكن ائتوا محمدا صلى الله عليه وسلم عبدا غفر الله ما تقدم من ذنبه وما تأخر قال رسول الله صلى الله عليه وسلم فيأتوني فأستأذن على ربي فيؤذن لي عليه فإذا رأيت ربي وقعت ساجدا فيدعني ما شاء الله أن يدعني ثم يقول لي ارفع رأسك يا محمد قل تسمع واشفع تشفع وسل تعطه فأرفع رأسي فأحمد ربي بحمد يعلمنيه ثم أشفع فيحد لي حدا فأخرجه من النار وأدخله الجنة ثم أعود إلى ربي الثانية فأخر ساجدا فيقول لي مثل ذلك فأرفع رأسي فيحد لي حدا فأخرجه من النار وأدخله الجنة ثم أعود إلى ربي الثالثة فأخر له ساجدا فيقول لي مثل ذلك فأرفع رأسي فيجعل لي حدا فأخرجه من النار ثم أعود الرابعة فأقول يا رب ما بقي في النار إلا من حبسه القرآن فيقول أي وجب عليه الخلود قال قتادة وهو المقام المحمود

 

[-: 11369 :-] Enes bin Malik'in naklettiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Allah, kıyamet günü müminleri topladığı zaman: ''Rabbimize bir şefaatçi göndersek de bizi bu (sıkıntılı) yerimizden rahata kavuştursa'' derler ve gidip Hz. Adem'e varıp: ''Ey Adem! Sen insanların atasısın. Allah seni kendi eliyle yarattı, sana ruhundan üfledi, melekleri sana secde ettirdi ve her şeyin ismini ö"ğretti. Bizi bu sıkıntılı yerimizden rahatlatması için Rabbimize karşı bizim için şefaatçi ol'' derler. Hz. Adem: ''Ben sizin dediğiniz (şefaat) makamında değilim'' deyip ağaçtan (yasak meyvayı) yiyerek yaptığı hatayı öne sürüp: ''Siz, Nuh'a (a.s.) gidiniz. O, Allah'ın gönderdiği ilk Resuldür'' der.

 

Hz. Nuh'a giderler, ama Hz. Nuh: ''Ben sizin dediğiniz (şefaat) makamında değilim'' deyip, bilmediği konuda istekte bulunmasını anlatıp ''Siz, Rahm{m'ın dostu İbrahim'e gidiniz'' der. Hz. İbrahim'e giderler, ama o da: ''Ben sizin dediğiniz (şefaat) makamında değilim'' deyip söylemiş olduğu şu üç yalanı zikreder: ''Ben hastayım'' (Saffat Sur. 89), '' ... Belki onu şu büyükleri yapmıştır. .. '' (Enbiya Sur. 63) ve Zorba idarecinin yurduna gittiğinde Sare'ye: ''Ona kardeşin olduğumu söyle. Ben de kızkardeşim olduğunu söyleyeceğim. Biz, Allah'ın Kitab'ında kardeşiz. Yeryüzünde bizden başka mümin yoktur'' Ama siz, Allah'ın, kendisiyle konuştuğu ve Tevrat'ı verdiği Musa'ya gidiniz.

 

Hz. Musa'ya giderler, Hz. Musa: ''Ben size şefaat edecek konumda değilim'' deyip adam öldürme hatasını zikreder ve: ''Siz, Allah'ın kulu, elçisi, kelimesi ve ruhu (denilen) İsa'ya gidiniz'' der.

 

Hz. İsa'ya giderler, ama Hz. İsa: ''Ben size şefaat edecek konumda değilim. Siz geçmiş ve gelecek (en sonunda) günahlarını bağışladığı Muhammed'e gidiniz'' der ve Bana gelirsiniz. Bunun üzerine ben Rabbimin huzuruna çıkmak için izin isterim. Bana izin verilir. Sonra Rabbimi gördüğüm zaman hemen secdeye kapanırım. Allah dilediği sürece beni secde halinde bırakır. Sonra (bana): ''Başını kaldır ey Muhammed! Söyle, işitilirsin; şefaat et, şefaatin kabulolunur ve iste, istediğin verilir'' buyurur.

 

Bunun üzerine ben (başımı secdeden kaldırarak) O'na, Zatının bana öğrettiği bir hamd şekliyle hamdederim. Sonra (genel ve özel) şefaatta bulunurum. Bunun üzerine Rabbim bana bir sınır (ve çerçeve) çizer. Ben de o sınır (yani ölçü) içinde kalanları cennete dahil ederim. Sonra ikinci defa (şefaat için) dönerim ve secdeye varırım, Allah bana aynı şeyi söyler, bunun üzerine ben de başımı kaldırıp O'na bana öğrettiği bir hamd şekliyle hamdederim. Sonra (tekrar) şefaat ederim. Rabbim benim (şefaat edeceğim kimseler) için bir sınır (ve çerçeve) çizer. Ben de o ölçü içine girenleri cennete sokarım. Sonra üçüncü defa (şefaat etmeye) dönerim ve secdeye kapanırım. Rabbim bana aynı şeyleri söyler. Ben de başımı kaldırıp Rabbimin çizdiği sınır çerçevesindekileri ateşten çıkarıp cennete koyarım. Sonra dördüncü kez (Rabbimin huzuruna) dönerek: ''Ya Rabbi (cehennemde) Kur'an'ın hapsettiği (yani ebedi olarak cehennemde kalmalarına hükmettiği) kişilerden başka hiç kimse kalmadı'' derim. Rabbim: ''Yani orada eb edi kalması vacip olanlar'' buyurur"  Katade der ki: "Bu Makam-ı Mahmud'dur."

 

Tuhfe: 1306

1091 Tde tahrici geçmişti.

 

 

قوله تعالى وإنا لنحن الصافون

318- "Saf Saf Dizilenler Biziz" (Saffat 165)

 

أخبرنا قتيبة بن سعيد قال حدثنا الفضيل عن الأعمش عن المسيب بن رافع عن تميم الطائي عن جابر بن سمرة قال خرج إلينا رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال ألا تصفون كما تصف الملائكة عند ربهم قالوا يا رسول الله وكيف تصف الملائكة عند ربهم قال يتمون الصف المقدم ويتراصون في الصف

 

[-: 11370 :-] Cabir b. Semure der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza çıkıp: "Meleklerin, Rablerinin katında saf tuttukları gibi saf tutmayacak mısınız?" diye sorunca, "Ey Allah'ın Resulü! Melekler, Rablerinin katında nasıl saf tutarlar?" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ön safı doldururlar ve saffı sık tutarlar" buyurdu.

 

Tuhfe: 2127

892'de geçmişti.

 

 

أخبرنا إسحاق بن إبراهيم قال أخبرنا إسماعيل عن عبد العزيز عن أنس أن رسول الله صلى الله عليه وسلم أتى خيبر فصلينا عندها الغداة فركب رسول الله صلى الله عليه وسلم وركب أبو طلحة وأنا رديف أبي طلحة فأجرى رسول الله صلى الله عليه وسلم في زقاق بخيبر فانكشف فخذه حتى إني لأنظر إلى بياض فخذه فأتى خيبر فقال إنا إذا نزلنا بساحة قوم فساء صباح المنذرين قال وخرجوا إلى أعمالهم فقالوا محمد قال عبد العزيز قال بعض أصحابنا والخميس قال فأصبناها عنوة قال فجمع السبي فجاء دحية فقال يا رسول الله أعطني جارية من السبي فقال اذهب فخذ جارية فأحذ صفية فقال رجل يا رسول الله يأخذ صفية ما تصلح إلا لك فقال ادعه فجاء فلما نظر إليها قال خذ غيرها فأعتقها وتزوجها قيل يا أبا حمزة ما أصدقها قال أصدقها نفسها

 

[-: 11371 :-] Enes anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber savaşı için yola çıktı ve sabah namazını Hayber'e yakın bir yerde kıldık. Ardından Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğine bindi. Ebu Talha da bineğine binince ben de onun arkasına bindim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğini Hayber sokaklarında yürütünce baldırı açıldı. Hatta, açılan baldırının beyazlığını şu an bile görür gibiyim. Hayber'e girdiği zaman: "Biz bir topluluğun sahasına girdiğimiz zaman uyarılanların sabahı çok kötü olur!" dedi. Hayberliler işleri için dışarıya çıktıklarında: "Muhammed gelmiş!" deyince, (Ravi Abdulazız der ki:

"Bazı arkadaşlarımız, Yahudilerin: ''Muhammed ve ordusu!'" dediklerini naklederieL) Sonra Hayber'i zorla ele geçirdik ve esirler toplandı. Esirler toplanınca Dihye geldi ve: "Ya Resulalıah! Esirlerden bana bir cariye ver" dedi. Resulullah ''",II",Uu ",Ieljhi ve<ellem) ona: "Git ve bir cariye al" buyurunca Dihye gidip Safiyye'yi aldı. Adamın biri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Safiyye'yi alıyor. Oysa o sadece sana yakışırdı" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dihye'yi çağırın" buyurunca, Dihye geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Safiyye'ye bakınca, Dihye'ye: "Başka bir cariye alt" buyurdu ve Safiyye'yi azat ederek onunla evlendi. (Enes'e): "Ey Ebu Hamza! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Safiyye'ye mehir olarak ne verdi?" diye sorulunca: "Ona mehir olarak hürriyetini verdi" dedi.

 

Tuhfe: 990

5549'da tahrici geçmişti.