قوله
تعالى اليوم
نختم على
أفواههم
315- "işte O Gün
Ağızlarını Mühürleriz ... " (Yasin 65)
أخبرنا محمد
بن إسماعيل بن
إبراهيم قال
حدثنا يحيى
قال حدثنا شبل
قال سمعت أبا
قزعة يحدث عمرو
بن دينار عن حكيم
بن معاوية عن
أبيه أنه جاء
إلى النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال يا
محمد إني حلفت
بعدد أصابعي
ألا أتبعك ولا
أتبع دينك
فأنشدك الله ما
الذي بعثك
الله به قال
الإسلام
شهادة أن لا إله
إلا الله وأن
محمدا رسول
الله وتقيم
الصلاة وتؤتي
الزكاة أخوان
نصيران لا
يقبل الله من
أحد توبة أشرك
بالله بعد
إسلامه قال فما
حق زوجة أحدنا
عليه قال
تطعمها إذا
طعمت وتكسوها
إذا اكتسيت
ولا تضرب
الوجه ولا
تقبحه ولا
تهجر إلا في
البيت وأشار
بيده إلى
الشام فقال
ههنا إلى ههنا
تحشرون
ركبانا ومشاة
وعلى وجوهكم
يوم القيامة
على أفواهكم
الفدام توفون
سبعين أمة
أنتم أخيرهم
وأكرمهم على
الله وإن أول
ما يعرب على
أحدكم فخذه
[-: 11367 :-] Hakim b. Muaviye,
babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip:
"Ey Muhammed! Parmaklarım sayısınca sana ve dinine tabi olmayacağıma dair
yemin ettim. Allah için söylemeni istiyorum: "Allah seni neyle
gönderdi?" diye sorunca, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu
cevabı verdi: "İslam ile gönderdi. (O da): Allah'tan başka ilah olmadığına
ve Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik etmek, namaz kılman ve
zekat vermendir. Namaz ile zekat birbirine yardım eden iki kardeştir. Allah,
Müslüman olduktan sonra kendisine şirk koşanın tövbesini kabul etmez."
(Hakim b. Mu'aviye'nin
babası): "Hanımlarımızın üzerimizdeki hakkı nedir?" diye sorunca,
Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yediğinden yedirmen,
giydiğinden giydirmen, yüzüne vurmaman ve onu kötülememen, evin dışında onu
terk etmemendir" buyurup eliyle Şam tarafını göstererek: "Sizler ta
şuradan buraya kadar (olan alan üzerinde) binekli, piyade olarak
haşredileceksiniz. Kıyamet gününde yüzünüz üzere çekileceksiniz, ağızlarınız da
konuşamayacak şekilde mühürlenecektir. Sizler, Allah nezdinde en hayırlıları ve
en şereflilerini teşkil ettiğiniz yetmiş ümmetin tamamlayıcısı olacaksınız.
Sizden herhangi birinİz hakkında ilk konuşacak uzvunuz baldır olacaktır"
buyurdu.
Tuhte: 11396
9126'da tahrici
geçmişti.
سورة
الصافات بسم
الله الرحمن
الرحيم
316- Saffat Suresi
أخبرنا
إسماعيل بن
مسعود قال
حدثنا خالد
يعني بن
الحارث عن بن
أبي ذئب قال
أخبرني
الحارث بن عبد
الرحمن عن
سالم بن عبد
الله عن عبد
الله بن عمر
قال كان رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يأمرنا
بالتخفيف
ويؤمنا
بالصافات
[-: 11368 :-] Abdullah b. Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı kısa tutmamızı emreder ve
Saffat suresini okuyarak bize namaz klldırdı.
Tuhte: 6749
902'de geçmişti.
قوله
تعالى فنظر
نظرة في
النجوم فقال
إني سقيم
317- "Bunun
Üzerine ibrahim Yıldızlara Şöyle Bir Baktı ve ''Ben Hastayım'' Dedi"
(Saffat 88-89)
أخبرنا
الربيع بن
محمد بن عيسى
قال حدثنا آدم
قال حدثنا
شيبان أبو
معاوية قال
حدثنا قتادة
قال سمعت أنس
بن مالك يقول
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يجمع
الله المؤمنين
يوم القيامة
فيقولون لو
استشفعنا على
ربنا حتى
يريحنا من
مكاننا هذا
فينطلقون حتى
يأتوا آدم
عليه السلام
فيقولون يا
آدم أنت أبو
الناس خلقك
الله بيده
ونفخ فيك من
روحه وأسجد لك
ملائكته
وعلمك أسماء
كل شيء فاشفع لنا
عند ربك حتى
يريحنا من
مكاننا هذا
فيقول إني لست
هناكم ويذكر
خطيئته التي
أصاب من أكل الشجرة
ولكن ائتوا
نوحا عليه
السلام فإنه
أول رسول بعثه
الله فيأتون
نوحا فيقول
إني لست هناكم
ويذكر خطيئته
التي أصاب من
سؤاله ربه ما
ليس له به علم
ولكن ائتوا
إبراهيم عليه السلام
خليل الرحمن
فيأتون
إبراهيم
فيقول إني لست
هناكم ويذكر
كذباته
الثلاث قوله
إني سقيم
وقوله { بل
فعله كبيرهم
هذا } وقوله
لسارة حين أتى
على الجبار
أخبري أني
أخوك فإني سأخبر
أنا أنك أختي
فإنا أخوان في
كتاب الله ليس
في الأرض مؤمن
ولا مؤمنة
غيرنا ولكن
ائتوا موسى
عليه السلام
الذي كلمه
الله وأعطاه
التوراة
فيأتون موسى
عليه السلام
فيقول إني لست
هناكم ويذكر
خطيئته التي
أصاب من قبل
الرجل ولكن
ائتوا عيسى
عليه السلام
عبد الله
ورسوله من
كلمه الله
وروحه فيأتون
عيسى فيقول
إني لست هناكم
ولكن ائتوا
محمدا صلى
الله عليه وسلم
عبدا غفر الله
ما تقدم من
ذنبه وما تأخر
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فيأتوني
فأستأذن على
ربي فيؤذن لي
عليه فإذا
رأيت ربي وقعت
ساجدا فيدعني
ما شاء الله
أن يدعني ثم يقول
لي ارفع رأسك
يا محمد قل
تسمع واشفع
تشفع وسل تعطه
فأرفع رأسي
فأحمد ربي
بحمد يعلمنيه ثم
أشفع فيحد لي
حدا فأخرجه من
النار وأدخله
الجنة ثم أعود
إلى ربي
الثانية فأخر
ساجدا فيقول
لي مثل ذلك
فأرفع رأسي
فيحد لي حدا
فأخرجه من
النار وأدخله
الجنة ثم أعود
إلى ربي الثالثة
فأخر له ساجدا
فيقول لي مثل
ذلك فأرفع
رأسي فيجعل لي
حدا فأخرجه من
النار ثم أعود
الرابعة
فأقول يا رب
ما بقي في
النار إلا من
حبسه القرآن
فيقول أي وجب
عليه الخلود
قال قتادة وهو
المقام
المحمود
[-: 11369 :-] Enes bin Malik'in
naklettiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
"Allah, kıyamet günü müminleri topladığı zaman: ''Rabbimize bir şefaatçi
göndersek de bizi bu (sıkıntılı) yerimizden rahata kavuştursa'' derler ve gidip
Hz. Adem'e varıp: ''Ey Adem! Sen insanların atasısın. Allah seni kendi eliyle
yarattı, sana ruhundan üfledi, melekleri sana secde ettirdi ve her şeyin ismini
ö"ğretti. Bizi bu sıkıntılı yerimizden rahatlatması için Rabbimize karşı
bizim için şefaatçi ol'' derler. Hz. Adem: ''Ben sizin dediğiniz (şefaat)
makamında değilim'' deyip ağaçtan (yasak meyvayı) yiyerek yaptığı hatayı öne
sürüp: ''Siz, Nuh'a (a.s.) gidiniz. O, Allah'ın gönderdiği ilk Resuldür'' der.
Hz. Nuh'a giderler, ama
Hz. Nuh: ''Ben sizin dediğiniz (şefaat) makamında değilim'' deyip, bilmediği
konuda istekte bulunmasını anlatıp ''Siz, Rahm{m'ın dostu İbrahim'e gidiniz''
der. Hz. İbrahim'e giderler, ama o da: ''Ben sizin dediğiniz (şefaat) makamında
değilim'' deyip söylemiş olduğu şu üç yalanı zikreder: ''Ben hastayım'' (Saffat
Sur. 89), '' ... Belki onu şu büyükleri yapmıştır. .. '' (Enbiya Sur. 63) ve
Zorba idarecinin yurduna gittiğinde Sare'ye: ''Ona kardeşin olduğumu söyle. Ben
de kızkardeşim olduğunu söyleyeceğim. Biz, Allah'ın Kitab'ında kardeşiz.
Yeryüzünde bizden başka mümin yoktur'' Ama siz, Allah'ın, kendisiyle konuştuğu
ve Tevrat'ı verdiği Musa'ya gidiniz.
Hz. Musa'ya giderler,
Hz. Musa: ''Ben size şefaat edecek konumda değilim'' deyip adam öldürme
hatasını zikreder ve: ''Siz, Allah'ın kulu, elçisi, kelimesi ve ruhu (denilen)
İsa'ya gidiniz'' der.
Hz. İsa'ya giderler, ama
Hz. İsa: ''Ben size şefaat edecek konumda değilim. Siz geçmiş ve gelecek (en
sonunda) günahlarını bağışladığı Muhammed'e gidiniz'' der ve Bana gelirsiniz.
Bunun üzerine ben Rabbimin huzuruna çıkmak için izin isterim. Bana izin
verilir. Sonra Rabbimi gördüğüm zaman hemen secdeye kapanırım. Allah dilediği
sürece beni secde halinde bırakır. Sonra (bana): ''Başını kaldır ey Muhammed!
Söyle, işitilirsin; şefaat et, şefaatin kabulolunur ve iste, istediğin
verilir'' buyurur.
Bunun üzerine ben
(başımı secdeden kaldırarak) O'na, Zatının bana öğrettiği bir hamd şekliyle
hamdederim. Sonra (genel ve özel) şefaatta bulunurum. Bunun üzerine Rabbim bana
bir sınır (ve çerçeve) çizer. Ben de o sınır (yani ölçü) içinde kalanları
cennete dahil ederim. Sonra ikinci defa (şefaat için) dönerim ve secdeye
varırım, Allah bana aynı şeyi söyler, bunun üzerine ben de başımı kaldırıp O'na
bana öğrettiği bir hamd şekliyle hamdederim. Sonra (tekrar) şefaat ederim.
Rabbim benim (şefaat edeceğim kimseler) için bir sınır (ve çerçeve) çizer. Ben
de o ölçü içine girenleri cennete sokarım. Sonra üçüncü defa (şefaat etmeye)
dönerim ve secdeye kapanırım. Rabbim bana aynı şeyleri söyler. Ben de başımı
kaldırıp Rabbimin çizdiği sınır çerçevesindekileri ateşten çıkarıp cennete
koyarım. Sonra dördüncü kez (Rabbimin huzuruna) dönerek: ''Ya Rabbi
(cehennemde) Kur'an'ın hapsettiği (yani ebedi olarak cehennemde kalmalarına
hükmettiği) kişilerden başka hiç kimse kalmadı'' derim. Rabbim: ''Yani orada eb
edi kalması vacip olanlar'' buyurur"
Katade der ki: "Bu Makam-ı Mahmud'dur."
Tuhfe: 1306
1091 Tde tahrici
geçmişti.
قوله
تعالى وإنا
لنحن الصافون
318- "Saf Saf
Dizilenler Biziz" (Saffat 165)
أخبرنا
قتيبة بن سعيد
قال حدثنا
الفضيل عن
الأعمش عن
المسيب بن
رافع عن تميم
الطائي عن
جابر بن سمرة
قال خرج إلينا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقال ألا
تصفون كما تصف
الملائكة عند
ربهم قالوا يا
رسول الله
وكيف تصف الملائكة
عند ربهم قال
يتمون الصف
المقدم
ويتراصون في
الصف
[-: 11370 :-] Cabir b. Semure der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza çıkıp: "Meleklerin,
Rablerinin katında saf tuttukları gibi saf tutmayacak mısınız?" diye
sorunca, "Ey Allah'ın Resulü! Melekler, Rablerinin katında nasıl saf
tutarlar?" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ön
safı doldururlar ve saffı sık tutarlar" buyurdu.
Tuhfe: 2127
892'de geçmişti.
أخبرنا
إسحاق بن
إبراهيم قال
أخبرنا
إسماعيل عن
عبد العزيز عن
أنس أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أتى
خيبر فصلينا
عندها الغداة
فركب رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
وركب أبو طلحة
وأنا رديف أبي
طلحة فأجرى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في زقاق
بخيبر فانكشف
فخذه حتى إني
لأنظر إلى بياض
فخذه فأتى
خيبر فقال إنا
إذا نزلنا
بساحة قوم
فساء صباح
المنذرين قال
وخرجوا إلى
أعمالهم
فقالوا محمد
قال عبد
العزيز قال
بعض أصحابنا
والخميس قال
فأصبناها
عنوة قال فجمع
السبي فجاء
دحية فقال يا
رسول الله
أعطني جارية
من السبي فقال
اذهب فخذ
جارية فأحذ
صفية فقال رجل
يا رسول الله
يأخذ صفية ما
تصلح إلا لك
فقال ادعه
فجاء فلما نظر
إليها قال خذ
غيرها
فأعتقها
وتزوجها قيل
يا أبا حمزة
ما أصدقها قال
أصدقها نفسها
[-: 11371 :-] Enes anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber savaşı için yola çıktı ve sabah
namazını Hayber'e yakın bir yerde kıldık. Ardından Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bineğine bindi. Ebu Talha da bineğine binince ben de onun
arkasına bindim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğini Hayber
sokaklarında yürütünce baldırı açıldı. Hatta, açılan baldırının beyazlığını şu
an bile görür gibiyim. Hayber'e girdiği zaman: "Biz bir topluluğun sahasına
girdiğimiz zaman uyarılanların sabahı çok kötü olur!" dedi. Hayberliler
işleri için dışarıya çıktıklarında: "Muhammed gelmiş!" deyince, (Ravi
Abdulazız der ki:
"Bazı
arkadaşlarımız, Yahudilerin: ''Muhammed ve ordusu!'" dediklerini
naklederieL) Sonra Hayber'i zorla ele geçirdik ve esirler toplandı. Esirler
toplanınca Dihye geldi ve: "Ya Resulalıah! Esirlerden bana bir cariye
ver" dedi. Resulullah ''",II",Uu ",Ieljhi ve<ellem) ona:
"Git ve bir cariye al" buyurunca Dihye gidip Safiyye'yi aldı. Adamın
biri Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelip: "Ey Allah'ın
Resulü! Safiyye'yi alıyor. Oysa o sadece sana yakışırdı" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dihye'yi çağırın" buyurunca, Dihye
geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Safiyye'ye bakınca, Dihye'ye:
"Başka bir cariye alt" buyurdu ve Safiyye'yi azat ederek onunla
evlendi. (Enes'e): "Ey Ebu Hamza! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Safiyye'ye mehir olarak ne verdi?" diye sorulunca: "Ona mehir olarak
hürriyetini verdi" dedi.
Tuhfe: 990
5549'da tahrici
geçmişti.